Türkçeyi her gün aktif bir şekilde kullanıyoruz ama çoğumuz nasıl kullandığımıza dikkat etmiyoruz. Dilimizi özensiz kullanmamızın sonucunda, cümleleri Türkçenin dil yapısına aykırı olarak fazlasıyla esnek bir kullanımla oluşturuyoruz. Buna ek olarak, küreselleşmeyle birlikte dilimize yabancı sözcük girişleri oluyor. Bu faktörlerin etkisinde dilimiz yalınlığını kaybediyor. Bana kalırsa dilimizin yalınlığını kaybetmesindeki en büyük sorun dilimizi özensiz kullanmamızdır. Dolayısıyla en çok bu konu üzerine odaklanacağım.
Dili özensiz kullanmak anlatım bozukluklarına neden olur. Anlatım bozuklukları, duygu ve düşüncelerimizi aktarırken cümlelerin açık ve anlaşılır olmadığı, gereksiz unsurlar taşıdığı, çelişkili anlatım barındırdığı ve dil bilgisi kurallarına uygun olmadığı durumlarda oluşur. Türkçe, hem yazılı hem de konuşma dilinde bu kurallara uyulmadığı takdirde yalınlığını kaybeder. Anlatım bozuklukları, anlamsal (anlama dayalı) bozukluklar ve yapısal (yapıya dayalı) bozukluklar olmak üzere iki şekilde incelenir. Türkçenin yalınlığını bozan anlatım bozuklukları türleri şunlardır:
1.Anlamsal (Anlama Dayalı) Anlatım Bozuklukları
Gereksiz Sözcük Kullanımı
Türkçede yalın bir anlatım için gereksiz sözcük kullanımından kaçınmalıyız. Cümlede bir sözcüğün gereksiz olup olmadığını anlayabilmek için o sözcüğü cümleden çıkarmak ve anlamında bir bozulma veya daralma olup olmadığına bakmak gerekir. Oluyorsa o sözcüğü cümleden atmalıyız. Bu bozukluklar, eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması ve birbirini kapsayan sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla oluşur. Örnekler:
“Jüri üyeleri hala henüz bir açıklama yapmadı” cümlesinde “hala” ve “henüz” sözcükleri eşanlamlıdır ve “şimdiye kadar” anlamı taşır. Çıkardığımızda cümlenin anlamında bir daralma olmaz, o yüzden biri çıkarılmalıdır.
“Raporda yazılanlar hâkimler kurulu tarafınca aynen, olduğu gibi uygulanacak” cümlesinde “aynen” ve “olduğu gibi” sözleri aynı anlamdadır. Dolayısıyla, sözcüklerden biri çıkarılmalıdır.
“Toplantıya gelen kurul üyeleri karşılıklı selamlaştılar” cümlesinde “karşılıklı” sözcüğü gereksiz kullanılmıştır. Çünkü selamlaşmak eylemi karşılıklı yapılır. Cümledeki “karşılıklı” sözcüğü çıkarılmalıdır.
Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması
Her sözcüğün karşıladığı bir anlam vardır. Sözcükler bu anlamı karşılamayacağı bir bağlamda kullanılırsa anlatım bozukluğu oluşur. Örnekler:
“Avustralya’daki yangın nedeniyle birçok nehir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.” cümlesinde “kuraklık” sözcüğü yanlış kullanılmıştır. Çünkü bu sözcük “toprak için nemi olmayan, çorak” anlamında kullanılır. Cümlede ise topraktan değil, nehirden söz edilmiş. Bu da “kuruma” sözcüğü ile anlatılmalıdır. Bu durumda cümlenin doğru şekli şöyle olacaktır: “Avustralya’daki yangın nedeniyle birçok nehir kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.”
“Üniversiteli gençleri eğitim ve iş bulma konusunda azımsamak yanlıştır.” Cümlesinde “azımsamak” sözcüğü yerine “küçümsemek” sözcüğü kullanılmalıdır. Çünkü “azımsamak” bir şeyi sayıca veya miktar olarak az bulmak anlamına gelir.
Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması
Cümlede sözcükler olması gereken yerde kullanılmazsa anlatım bozukluğu oluşur.
“Yeni eve geldim ve bütün yemeklerin bittiğini gördüm” cümlesinde “yeni” sözcüğü anlam karışıklığı yaratmaktadır. Bu cümlede anlatılmak istenen “eve gelmek” eyleminin henüz gerçekleştiğidir, evin yeni oluşu değil. Cümlenin doğrusu şöyle olmalıdır: “Eve yeni geldim ve bütün yemeklerin bittiğini gördüm.”
“Eski Adana milletvekili geçtiğimiz gün hayatını kaybetti” cümlesinde “eski” sözcüğü ilk cümlede olduğu gibi anlamı değiştirmiştir. Aslında bahsedilen kişi Adana’nın eski milletvekilidir, Adana’nın eski oluşu değil. Cümlenin doğrusu şöyle olmalıdır: “Adana eski milletvekili geçtiğimiz gün hayatını kaybetti.”
2.Yapısal (Yapıya Dayalı) Bozukluklar
Burada Türkçenin yalın kullanımında en çok sorun yaratan anlatım bozukluğu eklerden ve bağlaçlardan kaynaklanmaktadır.
Eklerle İlgili Yanlışlar
Cümlede eklerin fazladan veya eksik kullanımından kaynaklanır. Örnek:
“Bir dil yazmasını ve okumasını bilmeden tam olarak öğrenilmez.” cümlesinde iyelik ekleri gereksizdir. Doğrusu şu şekilde olmalıdır: “Bir dil yazmayı ve okumayı bilmeden tam olarak öğrenilmez.”
Tamlama Yanlışları
Ad ve sıfatların aynı tamlanana bağlanması sonucu oluşur. Örnek:
“Özel ve devlet daireleri tatil edildi” cümlesinde “devlet daireleri” isim tamlaması olduğundan doğrudur. “özel” sözcüğü bu isim tamlamasına dâhil edilemez. Doğrusu şu şekilde olmalıdır: “Özel daireler ve devlet daireleri tatil edildi.”
Bağlaç Yanlışları
Cümlenin yargısına uymayan bağlaç kullanımı sonucu olur. Örnek:
“Toplu eğitimlere katılamayacağım ama yapılacak işlerim var” cümlesinde “ama” bağlacının kullanımı yanlıştır. Yerine “çünkü” bağlacı getirilmelidir. Cümlenin doğrusu şöyle olmalıdır: “Toplu eğitimlere katılamayacağım çünkü yapılacak işlerim var.”
Bu örneklerden anlaşılacağı üzere, bu anlatım bozuklukları Türkçenin yalın kullanımına engel olan en sık yapılan hatalardır. Bunlara dikkat ettiğimiz sürece Türkçenin yalın kullanımı yaygınlaşacaktır.