Bir yazıyı etkili kılan en önemli şey kelime seçimleridir. Anlatmak istediğiniz şey ne kadar sıra dışı, orijinal veya ilginç olursa olsun, okuyucuyu asıl etkileyen onu nasıl anlattığınız ve hangi kelimeleri seçtiğinizdir. Daha önceki bir yazımızda, beş duyuya hitap eden kelimeler kullanmanın metni nasıl zenginleştirdiğinden bahsetmiştik. Bu yazımızda ise geniş bir kelime haznesine sahip olmanın ne kadar önemli bir fark yaratacağından bahsetmek istiyoruz. Bir yazı yazarken genel kelimeler kullanmak yerine anlamı daha güçlü kılacak kelimeler tercih ederek yazınızı daha etkili bir hale getirebilirsiniz. Peki bunu nasıl yapacaksınız? Örneklerle açıklayalım:
Kızgın
“Kızgın” tabiri, anlatmak istediğinizi aktarmak için fazla genel bir sözcüktür. Mesela bir hikaye yazdığınızı varsayalım. Ana karakteriniz güvendiği biri tarafından ihanete uğruyor ve siz onun yaşadığı duyguları anlatmak istiyorsunuz. Bu durumda sadece “kızgın” deyip geçmek yeterli olacak mıdır? Bunun yerine kendinizi karakterinizin yerine koyarak ne hissettiğini anlamaya çalışmanız daha iyi olmaz mı? Örneğin bu kişi acaba hayal kırıklığına mı uğramış, öfkeden deliye mi dönmüş, içerlemiş mi, hiddetlenmiş mi, kırılmış mı, ya da küplere mi binmiş? Yazınızda “kızgın” yerine bu ifadelerden birine veya hatta birden fazlasına yer vermeniz anlattıklarınızı daha etkili kılacaktır.
Güzel
Yaşamak ne güzel şey, öyle değil mi? Hayatta güzel olan o kadar çok şey var ki! Şarkılar, kıyafetler, manzaralar, filmler, kitaplar… Ama her şeye “güzel” deyip geçmek anlatmak istediğinizi aktarmanın gerçekten de doğru yolu mu? “Güzel” dediğiniz şey acaba alımlı, çekici, büyüleyici, göz alıcı, cazibeli, nefes kesici, zarif, göz kamaştırıcı ya da olağanüstü olabilir mi? “Güzel” demektense daha spesifik kelimeler seçerek anlatımınızı güçlendirebilir ve bu sayede ortaya mükemmel bir yazı çıkarabilirsiniz.
Büyük
Yeni bir işe girmek veya başka bir ülkeye taşınmak hayatınızda yapabileceğiniz “büyük” değişikliklerdir.
Türk tarihinin en “büyük” liderlerinden birisi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Dünya üzerinde yaşayan en “büyük” hayvan mavi balinadır.
Şimdi bu cümlelerde ufak değişiklikler yapalım: büyük değişiklikler yerine ciddi değişiklikler; en büyük lider yerine en önemli lider; en büyük hayvan yerine ise en devasa hayvan diyelim. “Büyük” yerine bu kelimeleri kullanmak sizce de vurguyu artırmadı mı? Ciddi, önemli ve devasanın yanı sıra “büyük” sözcüğünü tanımlamak için dev gibi, iri yarı, geniş, muazzam, heybetli, koskoca vebenzeri ifadeler kullanarak siz de yazınızı daha özgün kılabilirsiniz.
İyi
Yazı yazarken iyi bir kitap, iyi bir insan, iyi bir film ve iyi bir yemek gibi ifadeleri çok fazla kullanır olduk. Ancak “iyi” yerine tercih edebileceğimiz yüzlerce farklı sözcük bulunmakta. Mükemmel, şahane, birinci kalite, dört dörtlük, harika, muhteşem, fevkalade, olağanüstü, değerli, kusursuz ve muazzamı bunlara örnek olarak verebiliriz. Bir kitap harika; bir film muhteşem; bir yemek enfes olabilir. Yazarken bu tarz ifadeler kullanarak yazınızı daha çekici bir hale getirebilirsiniz.
Çok
Ne zaman yazılarımızda vurguyu artırmak istesek “çok” sıfatına yer veriyoruz. Peki ya çok üzgün, çok mutlu, çok komik, çok güzel, çok akıllı veya çok zengin yerine kederli, coşkun, neşeli, nefes kesici, dahi veya varlıklı desek nasıl olur? Duyguları ve durumları betimlemek veya onların ne kadar kuvvetli olduklarını açıklamak için “çok” demek yerine anlamı daha güçlü olan kelimeler tercih ederek yazınızı zenginleştirebilirsiniz.
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi, anlatımı derinleştiren ve yazınızı ilgi çekici kılan asıl şey kelimeler ve onların gücüdür. Kelimelerin gücünden bahsederken demek istediğimiz yaratıcı olmak, insanların duygularını harekete geçirmek, merak duygusunu açığa çıkartmak ve en önemlisi kelimeleri yerinde ve zamanında kullanmaktır. Bu becerinin etkisini en çok hissedebileceğimiz yer ise reklam dünyasıdır. Özellikle son yıllarda teknolojinin de getirdiği yeniliklerle birlikte reklamcılık sektörü de oldukça değişti. Güçlü ve iddialı kelimeler daha çok rağbet görürken, klasikleşmiş kelimeler artık insanların ilgisini eskisi kadar çekmiyor. Aşağıda yeni çıkan reklamlar ışığında hem Türkçe hem İngilizce örneklerle sizlere bu farkları sunacağız.
Çoğumuzun bildiği gibi dijital oyun sektörü her geçen gün gelişmekte ve bu alana duyulan ilgi ve merak gittikçe artmakta. Playstation 5 tanıtım videosunun hem İngilizce yayınlanan orijinal metnindeki hem de Türkçe yorumundaki kelime seçimlerine bir göz atalım:
Welcome to a world where you can feel more. A world you can see with sound. A world where you can feel force at your fingertips. Welcome to a new world of immersion.
Daha fazlasını hissedebileceğin bir dünyaya hoş geldin. Seslerle görebileceğin bir dünyaya. Gücü parmak uçlarında hissedebileceğin bir dünyaya. Yepyeni bir dünyaya dalmaya hazır mısın?
Buradaki “immersion” yani “dalmak” sözcüğünü daha önce hiçbir reklamda duymuş muydunuz? Burada yer alan “dalmak” sözcüğü, “hayallere dalmak” gibi mecazi bir anlamda değil, “bir maddeyle tamamen kaplanmak” şeklinde kullanılmış. Zaten kelimelerin gücü dediğimiz şey de bu değil midir?
Yukarıda güçlü kelimeler tercih etmenin insanların duygularını harekete geçirebileceğinden bahsetmiştik. “Dalmak” kelimesi için de bunu söyleyebiliriz. Seslerle görebilmenin hedef kitlelerde merak duygusu uyandırması, kullanıcıların oyundaki titreşimleri sanki oradaymışçasına hissedebilmesi ve heyecan duyması, başarılması amaçlanan ana noktalardır diyebiliriz. En sonda gördüğümüz “dalmak” ise oyunların sadece bir eğlence aracından daha fazlası olabileceğini ve bunun da Playstation 5 aracılığıyla deneyimlenebileceği izlenimini veriyor.
Bir de bu reklamın Türkiye’de yayınlanmış versiyonuna bakalım:
“Keşfetmek bizim DNA’mızda var. İçimizdeki o şey, bizi bilinmeyi keşfetmeye zorluyor ve karşımıza çıkan tüm sınırları aşmaya cesaretlendiriyor. Kimsesin görmediğini görmek, duymadığını duymak, hissetmediğini hissetmek istiyoruz. Yapabileceklerimizin, keşfedebileceklerimizin, başarabileceklerimizin limiti yok. Hepimiz birer kâşifiz ve keşfetmemiz gereken yeni dünyalar var.”
Burada dikkat çeken kelimeler ise keşfetmek, kâşif, sınırları aşmak, cesaretlendirmek diyebiliriz. Yapılan kelime tercihleri, insanların aslında bir buzdağı misali içlerinde görünenden daha fazlasını barındırdığını ima ediyor ve onların bu buzdağının görünmeyen kısımlarını keşfetmek istemelerine neden oluyor.
Bu öne çıkan kelimeler yerine, çok fazla kullanılan ve reklam dünyasında artık klasikleşmiş olarak tabir ettiğimiz “ilginç, güzel, iyi, büyük” gibi kelimeleri kullansaydık nasıl olurdu bir de bunu deneyelim:
“Bilmediklerimizi öğrenmek istemek bizim doğamızda var. Bu sayede her şeyi başarabiliriz. Yeni dünyaların ilginç ve güzel yönlerine beraber bakalım.”
Burada kelimelerin bir suçu yok. Bu versiyonu daha basit ve heyecansız hale getiren şey, kelimelerin bize sunduğu bütün imkanlardan yerinde ve zamanında yararlanamamak. Halbuki işin sırrı kelimelerle oynayabilmenin yanı sıra onların güçlü ve zayıf yönlerini kendi yazınızda vereceğiniz mesaja göre şekillendirebilmektir aslında. Bunları yapabildiğimiz takdirde söylediklerimiz daha anlamlı bir hale gelecek ve her şey daha güzel olacak.
Hital Paçacı – Nilay Başaran
Düşüncenize,emeğinize ve kaleminize sağlık. Anlatımınız ve örnekleriniz güzel ifade edilmiş. Başarılar…
Kelimelerin gücünü çok güzel anlatmışsınız. Kaleminizi ve sizi tebrik ediyorum.
Tebrik ediyorum. Doğru kelimeleri fark yaratarak kullanmak adına oldukça farklı yaklaşımlar orneklemişsiniz. Başarılarınızın devamını dilerim.
Duygu ve durumumuzu anlatırken kelimelerin ne kadar önemli olduğunu ne güzel anlatmışsınız. Sizi kutluyorum ve devamın diliyorum.
“Kelimelerin gücü” daha yalın anlatılamazdı.Farkındalık yaratacak bir yazı olmuş.Tebrikler.