Her gün ve her saat kullanmamıza rağmen Türkçeyi ne kadar iyi biliyoruz hiç düşündünüz mü? Günlük konuşma diline girmiş ama aslında Türkçenin kalıplarına uymayan pek çok kelime ve kelime gruplarını fark etmeden cümlelerimiz arasına serpiştirebiliyoruz. Bu yanlışlar, günlük hayatımızın ortasına öyle bir oturmuş ki hatalı bir Türkçe kullanımı sergilediğimizin farkına bile varmıyoruz. Ne yazık ki bu hatalar da nesiller boyu dilin içerisinde kalıp Türkçenin yapısını bozabiliyor.
Yaptığımız en büyük yanlışlar anlatım bozukluklarından gelmektedir; ancak bu yanlışlar öyle sinsice günlük hayata geçmiştir ki hemen hemen hepimiz bunları her gün kullanmaktayız. Bu türe verilebilecek en güzel örneklerden biri “sabah kahvaltısı yapmak” kullanımıdır. Kahvaltı, zaten anlamı gereği sabahları yenen besinlere denmektedir. Başına tekrar “sabah” kelimesini koymak gereksizdir. Bir başka örnek olarak “yüksek sesle bağırmak” ve “alçak sesle fısıldamak” kalıplarını verebiliriz. Bağırmak ve fısıldamak zaten sesin seviyesini içinde barındırmaktadır. Yüksek bir sesle fısıldanamaz, alçak bir sesle de bağırılamaz. Burada kelime vurgulanmaya çalışılırken yine anlatım bozukluğuna düşülmüştür. Bunlara ek olarak bu bağlamda şu örnekleri de sıralayabiliriz;
Geri iade etmek
Portakal suyu sıkmak
Karşılıklı selamlaşmak
Gizli sır
Bu türe benzer bir başka anlatım bozukluğu ise eş anlamlı kelimelerin yan yana kullanılmasıdır. Bu hataya düşmemizin sebebi ise yine bahsi geçen durumun vurgulanmak istenmesidir. Örneğin, “hazırladığı ödev oldukça açık ve netti” cümlesi birbirinin eş anlamlısı olan iki kelime barındırmaktadır. Örnekte de göründüğü üzere anlama vurgu katılmak istenirken yineleme hatasına düşülmüştür. Bu yanlışa benzer olan diğer kalıplar da aşağıdaki gibidir;
Fayda ve yarar
Durum ve vaziyet
Çağdaş ve uygar
İlgi ve alaka
Teşekkür ve şükran
İlke ve prensip
Yaptığımız büyük hatalardan bir diğeri ise Türkçe kelimeleri konuşmaya dökerken meydana gelmektedir. Bu gibi yanlışlar özellikle başka bir dilden/alfabeden dilimize geçmiş kelime ve kelime gruplarından oluşuyor olsa da Türkçede bulunan kalıplarda da bunlara rastlamıyor değiliz. Bu yanlışların büyük bir çoğunluğu, kelimelerin konuşma diline döküldüğünde farklı söylenmelerinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, bir kelime günlük hayatta hızlı konuşuldukça kelimenin yazımındaki bazı harfler arada kaynayabilir veya başka harflere dönüşebilir. Bu konuda yaptığımız en büyük yanlışlardan biri “asgari” kelimesidir. Kelime içerisindeki “g” harfi konuşma esnasında “k” harfine dönüşmüştür. Hatta çoğu kişi bu kelimenin “askeri” olarak yazıldığını düşünmektedir. Günlük konuşma dilinin getirdiği buna benzer daha pek çok kelime bulunmaktadır. Bu yanlışlar günlük yaşamımızla bir bütün oluşturduğu için doğruları unutulup yerini yanlış kullanımları almaya başlamıştır. Bu yanlışlardan bazıları şunlardır;
Eşortman – eşofman
Assubay – astsubay
Ataç – ataş
Dinazor – dinozor
Öğe – öge
Rasgele – rastgele
Ünvan – unvan
Vejeteryan – vejetaryen
İncelediğiniz üzere Türkçe kullanımımıza yerleşmiş ve doğru sandığımız pek çok yanlış bulunmaktadır. Bu gibi yanlışların önüne geçip Türkçemizin doğal yapısını bozmamak ise bizlerin elinde. Birlik olup Türkçenin doğru kalıplarını tüm Türkçe kullanıcılarına anlatmalıyız ki bu nesilden nesile aktarılan yanlışlar artık son bulsun.
Atatürk’ün dediği gibi “Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin.”